Перевод: с русского на турецкий

с турецкого на русский

kapı kadar

  • 1 казаться

    gözükmek
    * * *
    несов.; сов. - показа́ться
    1) görünmek; gözükmek

    он каза́лся че́стным (челове́ком) — görünüşte namuslu bir adamdı, namuslu görünüyordu

    каза́ться моло́же (свои́х лет) — yaşını göstermemek

    он каза́лся ста́рше тебя́ — yaşça senden büyük görünüyordu

    2) безл. gelmek; sanmak, benzemek; gibi(sine) gelmek

    каза́лось, что стена́ обру́шится — duvar yıkılacağa benziyordu / yıkılacak gibi olmuştu

    э́то показа́лось мне стра́нным — bu garibime gitti

    на пе́рвый взгляд э́то мо́жет показа́ться стра́нным — bu, ilk bakışta garip gelebilir / tuhaf kaçabilir

    э́то мо́жет показа́ться парадо́ксом — bu bir paradoks gözükebilir

    ка́ждая секу́нда каза́лась ему́ ве́чностью — her saniye ona yıl kadar uzun geliyordu

    ему́ ка́жется, что наш дом бо́льше — bizim ev onun gözüne daha büyük görünüyor

    э́то не так про́сто сде́лать, как ка́жется — bunu yapmak sanıldığı kadar kolay değil

    мне показа́лось, что... — bana öyle geldi ki...

    мне показа́лось, что стуча́т в дверь — kapı vuruluyormuş gibime geldi

    Русско-турецкий словарь > казаться

  • 2 настежь

    дверь откры́та на́стежь — kapı ardına kadar açıktır

    Русско-турецкий словарь > настежь

  • 3 высовываться

    несов.; сов. - вы́сунуться
    (başını) çıkarmak, uzatmak; çıkmak

    вы́сунуться из окна́ — pencereden başını çıkarmak

    вы́сунуться из-за две́ри — kapı arkasından başını uzatmak

    котёнок вы́сунулся из-под дива́на — yavru kedi başını divanın altından çıkardı

    вы́сунувшись из окна́ по по́яс — pencereden yarı beline kadar sarkarak

    Русско-турецкий словарь > высовываться

  • 4 куда

    нареч.
    1) вопр. относ. nereye

    куда́ э́то ты (направля́ешься)? — nereye böyle?

    куда́ он ра́нен? — neresinden yaralıdır?

    вам куда́ (ну́жно попа́сть)? — nereyi arıyorsunuz?

    там, куда́ мы пое́дем... — gideceğimiz yerde

    куда́ б ты ни пое́хал — nereye gidersen git, her nereye gitsen

    2) неопр., разг. bir yere
    3) вопр., разг. (к чему, зачем) ne diye

    куда́ нам торопи́ться? — ne diye acele edilim?

    куда́ ты спеши́шь / торо́пишься? — acelen ne?

    куда́ мне сто́лько де́нег? — ne yapayım bu kadar parayı?

    4) частица, разг. ( гораздо) çok daha

    куда́ ле́гче — çok daha kolay

    5) в соч., частица, прост.

    куда́ уж тебе́ с ним тяга́ться! — onunla boy ölçüşmek ne haddine senin!

    куда́ он то́лько не обраща́лся — başvurmadığı yer / kapı kalmadı, kırk kapının ipini çekti

    ••

    будь он молодо́й, ещё куда́ ни шло — genç olsa yine neyse

    па́рень хоть куда́ — kıyak bir çocuk

    вот куда́ веду́т таки́е оши́бки — böylesi hataların insanı götüreceği yer işte budur

    Русско-турецкий словарь > куда

  • 5 открытый

    врз

    откры́тый перело́м — açık kırık

    откры́тый фланг — açık yan / kanat

    откры́тая ме́стность — açık / örtüsüz arazi

    откры́тое мо́ре — açık deniz

    откры́тая (автомаши́на) — (üstü) açık araba

    откры́тое пла́тье — açık / dekolte elbise

    бро́сить кому-л. откры́тый вы́зов — açıktan açığa meydan okumak

    откры́тое попра́ние зако́нов — yasaları açıkça çiğneme

    откры́тая разрабо́тка — горн. açık işletme

    ••

    откры́тая ра́на — açık yara

    откры́тый вопро́с — askıda kalan sorun

    откры́тое письмо́ (публикуемое в газете)açık mektup

    откры́тое голосова́ние — açık oy

    поли́тика откры́тых двере́й — açık kapı politikası

    де́ло слу́шается при откры́тых дверя́х — duruşma açık yapılıyor

    под откры́тым не́бом — açık havada

    откры́тый лоб — geniş alın

    игра́ть в откры́тую — oyununu açık kartla oynamak

    вы́ставка бу́дет откры́та до... — sergi......a kadar devam edecek

    Русско-турецкий словарь > открытый

  • 6 только

    1) частица ancak; yalnız(ca), sade(ce); sırf

    э́то то́лько нача́ло — bu, sadece bir başlangıçtır

    эконо́мия, полу́ченная то́лько на одно́м заво́де,... — bir tek fabrikanın sağladığı tasarruf...

    я всё сде́лаю. Вы то́лько скажи́те — herşey yaparım. Yeter ki söyleyin

    нам остава́лось то́лько удивля́ться — bize hayret etmekten başka bir şey kalmıyordu

    2) частица, в соч. salt, ancak, yalnız(ca)

    мы хоти́м то́лько одного́:... — bir tek şev istiyoruz:...

    де́ло не то́лько в де́ньгах — sorun salt para sorunu değil

    то́лько потому́, что он ребёнок... — salt çocuk olduğu için...

    э́то (де́ло) каса́ется не то́лько его́ — bu iş salt kendisini ilgilendirmez

    ему́ то́лько того́ и ну́жно бы́ло! — bu hal canına minnetti!

    я прие́хал то́лько для того́, что́бы повида́ться с тобо́й — sırf seni görmek için geldim

    дверь открыва́ется то́лько э́тим ключо́м — kapı ancak bu anahtarla açılır

    я могу́ прийти́ то́лько в э́то вре́мя — ancak bu saatte gelebilirim

    он ду́мает то́лько о свои́х интере́сах — yalnız / ancak kendi çıkarını düşünür, kendi çıkarından ötesini düşünmez

    3) союз ( едва)...ır...maz

    (как) то́лько прозвене́л звоно́к... — zil çalar çalmaz...

    ты то́лько попроси́, он помо́жет — sen tek iste, yardım eder o

    4) союз (однако, но) ancak, yalnız, ama, ne var ki

    я напишу́, то́лько к ве́черу не успе́ю — yazarım, ancak / yalnız / ama akşama yetiştiremem

    расска́з хоро́ш, то́лько немно́го длиннова́т — öykü güzeldir, yalnız biraz uzunca

    5) союз против.

    он не то́лько сказа́л, но и написа́л — söylemekle kalmadı yazdı da

    коли́чество оса́дков не то́лько не уме́ньшилось, но да́же увели́чилось — yağış miktarı azalmak şöyle dursun artmıştır bile

    то́лько без лову́шек! — tuzağa düşürmek yok ama!

    то́лько бы они́ пожени́лись — tek evlensinler de

    то́лько бы вы оста́вили меня́ в поко́е — tek beni rahat bırakın

    пусть игра́ет, то́лько б не пла́кал — ağlamasın da oynarsa oynasın

    пусть то́лько не послу́шается! — hele (bir) dinlemesin!

    7) усил., частица bir

    ты то́лько попро́буй, (тебе) понра́вится (о пище, блюде и т. п.) — sen bir tat / tadına bak, beğenirsin

    ты то́лько посмотри́, как он рабо́тает! — hele bir bak, nasıl çalışıyor!

    е́сли бы вы то́лько зна́ли,... —... bir bilseniz

    чего́ то́лько нет в э́том пе́речне! — neler yok ki bu listede!

    чего́ то́лько она́ не пережила́! — neler çekti kadın!

    8) нареч. ( недавно) demin, demincek; yeni; henüz

    рабо́ты то́лько начина́ются — çalışmalar henüz başlıyor

    ••

    то́лько что вы́шедшие кни́ги — yeni çıkmış kitaplar

    он то́лько что был здесь — demin buradaydı

    он то́лько что верну́лся — henüz döndü

    де́рево то́лько что на́чало плодоноси́ть — ağaç yeni yeni meyva vermeye başladı

    де́нег то́лько то́лько хва́тит — para ancak yetişir

    то́лько и всего́ — hepsi o kadar

    она́ то́лько и ду́мает, что о де́тях — aklı fikri, çocuklar

    то́лько его́ и ви́дели — görünmesi ile kaybolması bir oldu

    Русско-турецкий словарь > только

  • 7 широко

    geniş ölçüde,
    yaygın olarak
    * * *
    geniş geniş; geniş ölçüde, yaygın olarak / biçimde

    широко́ раскры́тая дверь — ardına kadar açık kapı

    широко́ распространённые расте́ния — yaygın bitkiler

    широко́ рази́нуть рот / пасть — ağzını geniş geniş açmak

    широко́ раскры́ть глаза́ — gözlerini kocaman kocaman / iri iri açmak

    широко́ испо́льзоваться в произво́дстве пластма́сс — plastik imalinde yaygın olarak kullanılmak

    пре́сса широко́ испо́льзовала эту информа́цию — basın bu bilgilerden bol bol yararlandı

    Русско-турецкий словарь > широко

См. также в других словарях:

  • kapı kadar — çok enli ve uzun olan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kapı — is. 1) Bir yere girip çıkarken geçilen ve açılıp kapanma düzeni olan duvar veya bölme açıklığı 2) Bu açıklıktaki açılıp kapanan kanat Evlerin kapılarında kocaman yeşil bronz tokmaklar vardı. S. F. Abasıyanık 3) Tavla oyununda iki pul üst üste… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ardına kadar açık — sonuna kadar açık (kapı, pencere) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Turkish vocabulary — This article is a companion to Turkish grammar and contains some information that might be considered grammatical. The purpose of this article is mainly to show the use of some of the yapım ekleri structural suffixes of the Turkish language, as… …   Wikipedia

  • el — 1. is., anat. 1) Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba 2) Sahiplik, mülkiyet Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • açık — sf., ğı 1) Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı Açık pencerenin önünde denize karşı saatlerce dertleştik. R. N. Güntekin 2) Engelsiz Açık yol. 3) Örtüsüz, çıplak Açık baş. 4) Boş Kâğıtta açık yer kalmadı. 5) Görevlisi olmayan, boş (iş, görev) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • demir — is., kim. 1) Atom numarası 26, atom ağırlığı 55,847, yoğunluğu 7,8 olan, 1510 °C de eriyen, mavimtırak esmer renkte, özellikle çelik, döküm ve alaşımlar durumunda sanayide kullanılmaya en elverişli element (simgesi Fe) 2) sf. Bu elementten… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • o — 1. sf. 1) Uzakta olan, hakkında konuşulan kimse veya şeyi belirten bir söz O kış, önceki kışlardan daha az üşüdüm. N. Cumalı 2) zm. Teklik üçüncü kişiyi gösteren bir söz Ben uyandığım zaman o gitmişti. R. H. Karay 3) zm. İki veya daha çok şeyden …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ağız — 1. is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü 2. is., ğzı, anat. 1) Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk 2) Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü Küçük bir ağız. 3)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ara — is. 1) İki şeyi birbirinden ayıran uzaklık, açıklık, aralık, boşluk, mesafe 2) İki olguyu, iki olayı birbirinden ayıran zaman, fasıla 3) Kişilerin veya toplulukların birbirine karşı olan durumu veya ilgisi Öğrenciyle öğretmenin arasının daima iyi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»